Mekke döneminde inmiştir. 19 âyettir.
Sûre, adını ikinci âyette geçen “alak” kelimesinden almıştır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1, 2. Yaratan Rabbinin adıyla oku! O,
insanı “alak”dan yarattı.[1]
3. Oku!
Senin Rabbin en cömert olandır.
4, 5. O, kalemle yazmayı öğretendir,
insana bilmediğini öğretendir.[2]
6, 7. Hayır, insan kendini yeterli
gördüğü için mutlaka azgınlık eder.
8. Şüphesiz
dönüş ancak Rabbinedir.
9, 10. Sen, namaz kıldığında kulu (bundan)
engelleyeni gördün mü?[3]
11, 12. Ne dersin, ya o (engellenen
kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah’a karşı gelmekten sakınmayı)
emrediyorsa!?
13. Ne
dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!?
14. O
Allah’ın, her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?
15, 16. Hayır! Andolsun, eğer
vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden; o yalancı, günahkâr perçeminden
yakalarız.
17. Haydi,
taraftarlarını çağırsın.
18. Biz
de zebânileri çağıracağız.
19. Hayır!
Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.
[1] “Alak”, yahut
“alaka”, erkeğin spermiyle döllenmiş dişi yumurtadan bir hafta zarfında oluşan
hücre topluluğunun rahim cidarına asılıp gömülmüş şekli demektir. Ceninin ana
rahminde geçirdiği evreler ile ilgili olarak Hac sûresinin 5. ve Mü’minûn
sûresinin 14. âyetine bakınız.
[2] Bu ilk beş âyet,
Hz. Peygamber Hira mağarasında iken Cebrail’in ilk getirdiği âyetlerdir. Bu
âyetlerin inmesinden sonra vahiy bir süre kesilmişti ki bu süreye “fetret
dönemi” denir. Daha sonra Müddessir sûresinin inmesiyle fetret dönemi sona
ermiştir.
[3] Ebu Cehil,
“Andolsun, eğer Muhammed’in namaz kıldığını görürsem onun boynunu ezeceğim”
demiş ve bir gün bu dediğini yapmaya kalkışmıştı. Fakat Hz. Peygamberin yanına
geldiğinde düşündüğünü gerçekleştiremeden titreyerek korkuyla kaçmıştı.
Âyetler, bu olaya ve Hz. Peygamber’in ilâhî koruma altında olduğuna işaret
etmektedir.