104 HÜMEZE SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. 9 âyettir. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren, ayıplayan kimse demektir

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1, 2. Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!

3.         O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.

4.         Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.

5.         Bilir misin nedir Hutame?

6, 7.     O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.

8, 9.     Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.

103 ASR SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. 3 âyettir. Asr, çağ, ikindi vakti, uzun zaman demektir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1, 2.     Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir.

3.         Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).

102 TEKÂSÜR SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. 8 âyettir. Tekâsür, mal, mülk ve çoluk çocuğun çokluğuyla övünmek demektir

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1, 2. Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.[1]

3.         Hayır; ileride bileceksiniz!

4.         Hayır, Hayır! İleride bileceksiniz!

5.         Hayır, kesin olarak bir bilseniz..

6.         Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz.

7.         Yine andolsun, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.


[1]

101 KÂRİ’A SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. 11 âyettir. “Kâri’a”, vuran, çarpan, kapıyı çalan, yürekleri hoplatan şey demektir. Burada, kıyamet gününü ifade etmektedir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1.         Yürekleri hoplatan büyük felaket!

2.         Nedir o yürekleri hoplatan büyük felaket?

3.         Bilir misin nedir yürekleri hoplatan büyük felaket?

4.         O gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır.

5.         Dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır.

6.         İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,

7.         Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.

8.         Ama kimin de tartıları hafif gelirse,

9.         İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir.

10.       Bilir misin nedir Hâviye?

11.       O, kızgın bir ateştir.

100 ÂDİYÂT SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. 11 âyettir. Âdiyât, hızlı koşan atlar demektir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1, 2, 3, 4, 5, 6. Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

7.         Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.

8.         Hiç şüphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır. 9, 10, 11. Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.

099 ZİLZÂL SÛRESİ

Medine döneminde inmiştir. 8 âyettir. Zilzâl, sarsıntı, deprem demektir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1, 2, 3. Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,

4.         İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.

5.         Çünkü Rabbin ona (öyle)  vahyetmiştir.

6.         O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.

7.         Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.

8.         Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.

098 BEYYİNE SÛRESİ

Medine döneminde inmiştir. 8 âyettir. Beyyine, apaçık delil demektir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1.         Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah’a ortak koşanlar, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden) ayrılacak değillerdi.

2.         Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir.

3.         O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır.

4.         Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.

5.         Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

6.         Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah’a ortak koşanlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar insanların en kötüsüdürler.

7.         Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar insanların en hayırlısıdırlar.

8.         Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.

097 KADR SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. 5 âyettir. Sûre, Kadir gecesini anlattığı için bu adı almıştır. Kadr, azamet ve şeref demektir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1.         Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.

2.         Bilir misin nedir Kadir gecesi?

3.         Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

4.         Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.

5.         O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.

096 ALÂK SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. 19 âyettir. Sûre, adını ikinci âyette geçen “alak” kelimesinden almıştır.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1, 2. Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.[1]

3.         Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.

4, 5. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.[2]

6, 7. Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.

8.         Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir.

9, 10. Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?[3]

11, 12. Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah’a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa!?

13.       Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!?

14.       O Allah’ın, her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?

15, 16. Hayır! Andolsun, eğer vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden; o yalancı, günahkâr perçeminden yakalarız.

17.       Haydi, taraftarlarını çağırsın.

18.       Biz de zebânileri çağıracağız.

19.       Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.


[1] “Alak”, yahut “alaka”, erkeğin spermiyle döllenmiş dişi yumurtadan bir hafta zarfında oluşan hücre topluluğunun rahim cidarına asılıp gömülmüş şekli demektir. Ceninin ana rahminde geçirdiği evreler ile ilgili olarak Hac sûresinin 5. ve Mü’minûn sûresinin 14. âyetine bakınız.

[2] Bu ilk beş âyet, Hz. Peygamber Hira mağarasında iken Cebrail’in ilk getirdiği âyetlerdir. Bu âyetlerin inmesinden sonra vahiy bir süre kesilmişti ki bu süreye “fetret dönemi” denir. Daha sonra Müddessir sûresinin inmesiyle fetret dönemi sona ermiştir.

[3] Ebu Cehil, “Andolsun, eğer Muhammed’in namaz kıldığını görürsem onun boynunu ezeceğim” demiş ve bir gün bu dediğini yapmaya kalkışmıştı. Fakat Hz. Peygamberin yanına geldiğinde düşündüğünü gerçekleştiremeden titreyerek korkuyla kaçmıştı. Âyetler, bu olaya ve Hz. Peygamber’in ilâhî koruma altında olduğuna işaret etmektedir.

095 TÎN SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. 8 âyettir. Tîn, incir demektir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1.         Tîn’e ve zeytûn’a andolsun.[1]

2.         Sinâ dağına andolsun,

3.         Bu güvenli şehre (Mekke’ye) andolsun ki,

4.         Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.

5.         Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.

6.         Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.

7.         (Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap, mükâfat ve cezayı yalanlatıyor?

8.         Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?


[1] Tefsir bilginleri âyette geçen “Tîn” ve “Zeytûn” kelimelerinin, incir ve zeytin manalarına cins isim olabileceği gibi, iki kutsal mekânın özel adı da olabileceğini söylemişlerdir. Daha sonra gelen “Sina Dağı” ve “güvenli şehir (Mekke)” ifadeleri ile uyum sağlaması açısından ikinci görüş daha sağlıklı görünmektedir.

>